Felsefi yetkinliği ve önemi yadsınamazken politik konumları dolayısıyla sürekli sorunlu bir ilişkinin taşıyıcısı oldu ve bu durum çoğu zaman felsefi çalışmalarının tam olarak değerlendirilmesini gölgeledi.
tr.wikipedia.org Zırhlı trenler günümüzde havadan saldırılara çok açık, demiryollarının kolayca sabote edilebileceği için güvenliği sorunlu ve tek bir demiryolu hattına bağlı olduğu için verimsizdir.
tr.wikipedia.org Bu paradigma sorunlu olabilir, çünkü kalıtsal ilişkileri birinci derecede önemli saymaktadır; oysa bir dilin lehçeleri karşılıklı olarak anlaşamayabilir.
tr.wikipedia.org Rose, duygusal açıdan sorunlu ve narsis eğilimli annesi tarafından büyütülürken, babası zamanının büyük bir bölümünü at yarışı oynayarak, karısının “dırdır”ından uzak durmak için evinin bahçesinde oyalanarak geçirir.
tr.wikipedia.org Oldukça sorunlu bir kavramdır, zira bu kavram üzerine kafa yormak için, müelliflik, orijinal, sahiplik üzerine de kafa yormak gerekmektedir ki hepsi birbirinden problemlidir.
tr.wikipedia.org