Tłumaczenia dla hasła „arada“ w turecko » niemiecki słowniku

arada, aradan

arada → ara

Zobacz też ara

ara RZ.

1. ara:

ara

Abstand r.m.

ara

Zwischenraum r.m.

2. ara:

ara

Mitte r.ż. zwischen zwei Punkten

3. ara (Verhältnis):

ara

Beziehung r.ż.

4. ara:

ara

(Zwischen)zeit r.ż.

5. ara:

ara

Unterbrechung r.ż.

ara

Pause r.ż.

ara bozmak

Unruhe stiften

ara bulmak

vermitteln

ara güverte

Zwischendeck r.n.

ara sokak

Querstraße r.ż.

ara vermek -e

unterbrechen etw

arada bir [vy sırada]

ab und zu

aradan çok zaman geçti

es ist schon lange her

araları açılmak

sich entzweien

aralarında

untereinander (unter vielen)

aralarında

darunter

araya eklemek inform -i

einfügen etw

araya girmek

dazwischenkommen

-i araya girmek

sich einschalten

ara RZ.

1. ara:

ara

Abstand r.m.

ara

Zwischenraum r.m.

2. ara:

ara

Mitte r.ż. zwischen zwei Punkten

3. ara (Verhältnis):

ara

Beziehung r.ż.

4. ara:

ara

(Zwischen)zeit r.ż.

5. ara:

ara

Unterbrechung r.ż.

ara

Pause r.ż.

ara bozmak

Unruhe stiften

ara bulmak

vermitteln

ara güverte

Zwischendeck r.n.

ara sokak

Querstraße r.ż.

ara vermek -e

unterbrechen etw

arada bir [vy sırada]

ab und zu

aradan çok zaman geçti

es ist schon lange her

araları açılmak

sich entzweien

aralarında

untereinander (unter vielen)

aralarında

darunter

araya eklemek inform -i

einfügen etw

araya girmek

dazwischenkommen

-i araya girmek

sich einschalten

Przykładowe zdania ze słowem arada

bu arada

einstweilen

arada bir [vy sırada]

ab und zu

hepsi bir arada

alles in allem

Przykłady jednojęzyczne (niezredagowane i niesprawdzone przez PONS)

turecki

Arada bir çamur banyosu yapar, ama bu yalnızca serinlemek veya derisindeki parazitlerden kurtulmak içindir.

tr.wikipedia.org

Yeni tahta geçen sultanın kendisine ileride rakip olabilecek kardeşlerini bir arada öldürmesi sık yaşanmıştır.

tr.wikipedia.org

Feldspatoidli kayaçlar silika-doygun değildir, çünkü feldspatoidler kuvars ile kararlı bir ilişki içinde bir arada bulunamazlar.

tr.wikipedia.org

Pissarro, grubun ilk tüzüğünü oluşturdu ve grubu kurarken ve bir arada tutarken "önemli" kişi oldu.

tr.wikipedia.org

Modüller daha sonra bir arada fotovoltaik tertibatı sağlamak için dizilmektedirler.

tr.wikipedia.org

Zayıf düşene el kaldırmamanın, güçsüze vurmak yerine onu bağışlamanın gerekliliğini ifade eden bu davranış, adeta spor ve erdemin bir arada sergilenişidir.

tr.wikipedia.org

Ayrıca birbiriyle ilgisiz maddeler bir arada tasarılaşırken birçok gerekli yasanın tasarlanıp yürürlüğe konması ihtiyacı ise "uyum yasaları" kapsamında ileri tarihe bırakıldı.

tr.wikipedia.org

Kitaplığa belli sayının üstünde kitap bağışlayanların, bağış yaptıkları kitaplar bir arada tutulmakta ve bağışlayan kişinin adına bir bölüm oluşturulmaktadır.

tr.wikipedia.org

Bu teori sosyalizm ile kapitalizmin uzlaşmaz çelişki içinde olduklarından bir arada yaşayamayacaklarını söyleyen marksizmin genel söylemiyle çelişmektedir.

tr.wikipedia.org

Elektronlar ve çekirdek elektrostatik kuvvet ile bir arada tutulur.

tr.wikipedia.org